Vallahi Billahi Ne Anlama Gelir ?

Sude

Global Mod
Global Mod
Vallahi Billahi Ne Anlama Gelir? Bir Hikâyenin İçinde Saklı Gerçek

Selam forumdaşlar,

Bugün size bir hikâye anlatmak istiyorum. Hani bazen kelimeler sadece kelime olmaktan çıkar, bir duygunun, bir inancın, bir yemin kadar ağırlaşır ya... işte “Vallahi Billahi” dediğimizde tam da öyle bir an yaşarız.

Bu sözü duyar duymaz, birçoğumuzun içinde farklı şeyler canlanır: kimimiz için samimiyet, kimimiz için güven, kimimiz için çaresizliğin sesi.

Ama bu sefer, bu güçlü ifadenin anlamını bir hikâye içinde, iki farklı bakış açısıyla konuşalım istiyorum — biri stratejik düşünen bir adam, diğeri kalbiyle anlayan bir kadın üzerinden.

Belki hikâyenin sonunda siz de “Vallahi Billahi”nin sadece bir söz olmadığını, bir ruh hali olduğunu hissedersiniz.

---

Ali’nin Dünyası: Strateji, Gurur ve Gerçeklik

Ali, her zaman planlı, kontrollü bir adamdı.

Küçük bir esnaf dükkânı işletiyordu. Her kuruşu, her müşteri ilişkisini ince ince hesap ederdi. Hayat ona, duygulardan çok gerçeklerle ilgilenmeyi öğretmişti.

Ama o gün işler farklıydı.

Bir sabah dükkânına, yıllar önce yollarını ayırdığı çocukluk arkadaşı Elif girdi.

Elif’in gözleri doluydu, sesi titriyordu. “Ali,” dedi, “birine güvenip büyük bir hata yaptım. Yardımına ihtiyacım var.”

Ali, içten içe kızdı. Çünkü geçmişte Elif’in yaptığı bir yanlış yüzünden işleri karışmıştı.

Yine de, yılların hatrına dinledi. Elif, borç aldığı kişilere kandırıldığını, parayı geri ödeyemediğini anlatıyordu.

Ali derin bir nefes aldı. Kafasında hesaplar dönmeye başladı:

“Eğer yardım edersem dükkânın kasası sarsılır. Etmezsem vicdanım…”

Sessizlik uzadı. Sonunda Elif fısıldadı:

“Ali, Vallahi Billahi yalan söylemiyorum. Sadece bir çıkış yolu arıyorum.”

Bu cümle Ali’nin zihnindeki tüm stratejileri bir anlığına susturdu. Çünkü o anda, bir sözün değil, bir yeminle gelen güvenin ağırlığını hissetti.

O an, analitik akıl duygunun önünde diz çöktü.

Ali, cebinden parayı çıkarırken sadece yardım etmiyordu; insana, söze ve samimiyete yeniden inanıyordu.

---

Elif’in Dünyası: Kalp, İnanç ve Umut

Elif’in gözünden dünya bambaşkaydı.

O, insanların kalbine bakar, niyetlerini hissederdi.

Ali’nin soğuk ve mesafeli davranışlarını bile anlayışla karşılamaya çalıştı, çünkü onun içinde gururla saklanan bir iyilik olduğunu biliyordu.

Ama bu kez durum farklıydı — bir hatasının bedelini yalnız ödemek istemiyordu.

“Vallahi Billahi yalan söylemiyorum,” dediğinde, kelimeler boğazında düğümlendi.

Bu söz, onun için yalın bir yemin değil, kalbinin çaresiz çığlığıydı.

Çünkü bir kadın için bazen bu söz, kendini anlatmanın son çaresidir.

İnandırmak, yeniden güven kazanmak, içindeki saf niyeti göstermek için sarıldığı bir umut cümlesidir.

Elif, Ali’nin gözlerine baktı. Orada şüpheyle karışık bir güven gördü.

O anda içinden geçirdi:

“Bir kadın ne kadar güçlü olursa olsun, inanılmak ister. Çünkü güven, insanın ikinci kalbidir.”

---

Vallahi Billahi: Duygunun ve Gerçeğin Kesiştiği Nokta

“Vallahi Billahi” kelimeleri, kökünde Arapça’dan gelir.

“Vallahi” – Allah’a yemin ederim,

“Billahi” – Allah adına söz veririm anlamındadır.

Ama halk arasında bu ifade, sadece dini bir yemin değil, duygusal bir bağın sözü haline gelmiştir.

Bu söz söylendiğinde, insanlar çoğu zaman artık başka bir kanıta ihtiyaç duymaz. Çünkü bu ifade, içtenliğin en saf halidir.

Birinin “Vallahi Billahi” demesi, “Bana inanmazsan da olur ama ben gerçeği söylüyorum” demektir aslında.

Erkekler için bu söz genellikle saygınlık ve onurun bir parçasıdır.

Yani, “Sözümden dönmem.” demenin net, keskin bir ifadesidir.

Kadınlar içinse bu söz, duygusal bir bağ ve içsel samimiyetin yansımasıdır.

Yani, “İnan bana, çünkü kalbimle söylüyorum.” demektir.

Bu yüzden “Vallahi Billahi”nin anlamı, sözcüklerin ötesindedir.

Bir taraf için stratejik bir doğruluk, diğer taraf için duygusal bir teslimiyettir.

Ve her iki durumda da, güvenin dili olmayı başarır.

---

Hikâyenin Dönüm Noktası: Bir Cümlenin Gücü

Ali birkaç hafta sonra, Elif’in borcunu kapattığını ve sözünü tuttuğunu öğrendi.

O an içinden geçen tek şey şuydu:

“Demek ki hâlâ yeminine sadık insanlar var.”

Bir akşam Elif, dükkâna yeniden geldi. Bu kez elinde küçük bir kutu vardı.

Kutunun içinde bir not:

> “O gün bana sadece para değil, inancını verdin. Vallahi Billahi, bunu hiç unutmayacağım.”

Ali o notu yıllarca çekmecesinde sakladı.

Çünkü bazı sözler, insana sadece geçmişi değil, insanlığa dair inancı da hatırlatır.

Ve bazen bir cümlenin içinde, binlerce duygunun yankısı vardır.

---

Forumdaşlara Sorular: Sözün Ağırlığı Hâlâ Var mı?

Şimdi sizlere sormak istiyorum, forum dostlarım:

- Sizce “Vallahi Billahi” sözü günümüzde hâlâ aynı ağırlığı taşıyor mu?

- Birinin bu sözü kullanması sizde güven mi uyandırır, yoksa artık “aşırı iddialı” bir savunma mı gibi gelir?

- Birine inanırken kelimelere mi, gözlerine mi bakarsınız?

- Sizce bugünün dünyasında samimiyetin dili hâlâ anlaşılabiliyor mu?

Belki hepimiz farklı yerlerden bakıyoruz ama ortak bir özlemi paylaşıyoruz:

Güvenmek.

Belki de “Vallahi Billahi” sözü, tam da bu yüzden varlığını yüzyıllardır koruyor. Çünkü o sözde bir insanlık mirası var — doğruluğa, inanca ve birbirimize inanma arzusuna dair.

---

Son Söz: Yemin Etmeden de İnanabilmek

“Vallahi Billahi” derken aslında hepimiz içimizden bir şey söylüyoruz:

“Bana inan, çünkü kalbimle söylüyorum.”

Ama belki de asıl mesele, birinin yemin etmesine gerek kalmadan inanabilmekte.

Ali ve Elif’in hikâyesinde olduğu gibi, bazen bir cümle geçmişi onarabilir.

Ve o an, insanın hem kalbi hem aklı aynı şeyi fısıldar:

“Vallahi Billahi, hâlâ iyi insanlar var.”
 
Üst